Bu sorunun en açık yanıtını yine örgüte yönelik yapılan operasyonlar kapsamında ele geçirilen dokümanlar vermektedir. Ayrıca soruşturma kapsamında birçok örgüt üyesinin görevli askeri şahıslarla irtibat halinde oldukları Bazı askeri şahısların emekli olur olmaz örgüte ait dernek ve sivil toplum kuruluşlarında üst düzey görevlere geldikleri anlaşılmaktadır. Ölme-öldürme" yemin merasimlerinden sonra, halen görevde olan bir komutanla yaptığı görüşmede, karşısındaki şahsın "ben ve kolordum emrinde diyemiyorum komutanım, kolordum yok ama arkadaşlarımın hepsi emrinizde" diyerek bağlılığını ve ilişkisini ortaya koyduğu, Güler KÖMÜRCÜ'nün halen görevde olan bir subayla yaptığı görüşmede "şimdi biz aileyiz böyle şeyler olur aile arasında" diyerek gazetecilikten öte farklı ilişkiler içersinde olduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilgisi olmayan kendi beyanına göre kuyumculuk yaptığı anlaşılan Hayrettin ERTEKİN'in çok sayıda üst düzey komutanla ilişki içersinde olduğu, bu komutanlardan Y. Ö. ile yaptığı görüşmede "Komutanım bakın bizim geçmişte yaptıklarımızı herhalde az çok biliyorsunuzdur, o ekibi şuan tekrar oraya yollayın yemin ediyorum size varya ..bölgede .. Hüseyin Kocadağ ile Ömer Lütfi Topal’ın ilişkilerinin ise çok daha yakın olduğunu, zaman zaman İbrahim Polat’ın da ortak olduğu Polat otelinin casinosunda sık sık beraberce oturduklarını, 1994 yılındaki Akgün oteli cinayetinden sonra araya bir soğukluk girdiğini, Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesinden bir ay önce Celal Doğan’ın kendisine Fenerbahçe Kulübünün yöneticilerinden Hüseyin Kocadağ’ı yolladığını, kendisinin de bunu ömer Lütfi Topal’a haber verdiğini, bu toplantının DGM ile de ilgisi bulunduğunu çünkü teypten yazıya döktüğü yazılı ifadesini DGM ne de verdiğini, konunun da Gaziantepli bir kaç işadamının G.T.O.
Betvole yeni giriş
03.05.2011 günü saat:21.44’de Erdem Konyar’ın Emenike’yi aradığı görüşme(tape:0000); Erdem: “Bir arkadaş yanına geldi de mi”, Emenike: “Evet”, Erdem: “Ben seni daha sonra arayacağım ve sana herşeyi yarın anlatacağım, şu an zamanı değil başkanla beraberim,…Karabük başkanı”, Emenike: “Ankara’da mı.?”, Erdem: “Ankaradayım, yarın sabah Londra’ya hareket ediyorum,…Sonra konuşuruz” . 02.05.2011 günü saat:20.43’de Şekip Mosturoğlu’nun telefonundan Sami Dinç'in Erdem Konyar'ı aradığı görüşme; Sami: "Durumunu bir öğrenip bana haber verirmisin", Erdem: “Maçta değilim ben", Sami: "Maçta değilsin sakatlanmış da seninki", Erdem: “Biliyorum", Sami: "Tamam biliyorsun ne oldu onun durumunu bir ögrensene bakalım nasıl sakatlığı ağır mıdır değil midir nedir…sen bana bilgi ver". ”, Erdem: “Ya sen merak etme”, Sami : (çok ciddi olduğunu ve ufak tefek bir şey olmadığını belirttikten sonra) “He sen burada olmayacaksın maç zamanı,… 03.05.2011 günü saat:12.28’de Sami Dinç’in Erdem Konyar’ı aradığı görüşme; Sami: “Ee şeyi söyleyeceğim seninle demin konuştuğumuz hikaye ile ilgili olarak hiç bir şey ikna olduğu yok..yani hiç bir ee güven vesaire kalmış durumda değil,… 03.05.2011 günü bana geceyarısı çektiği mesajda "aylık.maaşı.vereceklermiş. Gideyimmi.cevap.bekliyorum" yazmış, bu mesajda aynı talebini içermektedir.1959 Malatya Hekimhan doğumlu olduğunu, Eğitim enstitüsünü bitirdiğini, 1980 öncesinde Türkiyedeki sağ-sol olaylarına katıldığını, sağda Milliyetçi kanatta yer aldığını, katılmadığı olaylarda kendisine isnat edilen suçlar olduğundan 12 eylül 1980’den sonra yurtdışına çıktığını, yurtdışına çıkarken aynı görüşü paylayan insanların yardımını gördüğünü, Harun Çelik adına düzenlenmiş bir sahte pasaportla ve yalnız olarak Türkiyeden ayrıldığını, giderken Tren yolculuğu yaptığını, Bulgaristan, Yugoslavya, İtalya, İsviçre yoluyla Avusturyaya direk olarak vardığını, orada Abdullah Çatlı ile buluştuğunu, Çatlı’nın kendisinden 2-3 gün önce uçakla İngiltereye gittiğini, İngiltereye alınmadığı için oradan Avusturyaya geldiğini, Çatlının Hasan Kurdoğlu adına düzenlenmiş sahte pasaportla Türkiyeden ayrıldığını, Avusturyada oturma izni alabilmek için betebet sites Üniversitenin dil kursuna kayıt olduklarını, yurtdışındaki akraba ve tanıdıkların yardımıyla geçindiklerini, Papa olayı olduğu zaman Avusturyadan Fransaya geçtiklerini, Papa işinde bir rolü olmadığını, ancak basında isminin rolü varmış gibi geçtiğini, Fransaya geçtikleri tarihin 1982’nin son ayları olduğunu, Fransada Poitiers şehrinde ki Üniversiteye Çatlı ve Eşi ile birlikte kayıt yaptırdıklarını, slot oyunları isimleri Çatlı’nın eşinin uçakla Avusturya’ya oradan da İsviçreye ve Fransaya geldiğini, oraya varınca her şeyin Türk Milleti ve Devletinin aleyhinde olduğunu gördüklerini, kendilerinin orada Türkiye’nin turizm büyükelçisi gibi olduklarını, o sırada kendilerine “Türk Devletinin Milletinin aleyhinde çalışan mesela Asala gibi örgütlerle mücadele edermisiniz, nasıl ve ne taktiklerle mücadele edersiniz?" şeklinde teklifler geldiğini, bu teklifin devletimizin üst düzeydeki yetkililerinden geldiğini, ancak onların ismini söyleyemeyeceğini, bu teklifi alınca kendilerinin de, oralardaki devlet temsilcilerinin, diplomatların değil Türklükle, insanlıkla bağdaşmayacak şeyler yaptıklarını söyleyerek değiştirilmesini istediklerini, kendilerine teklif getiren kişilerin "biz bunları değiştiremeyiz; bunlar bizim ülkemize mal olmuş kişiler; fakat, bizim devletimiz ve milletimiz sözkonusu, ortada olan bu" dediklerini, o zaman da kendilerinin Milliyetçi ve Vatanseverler olarak bu teklifi gönüllü olarak kabul ettiklerini, bu arada suçsuz olarak cezaevinde yatan arkadaşları ve bazı tanınmış politikacıların serbest bırakılmasını istediklerini ve olumlu cevap aldıklarını, bunun üzerine (12) kişilik bir liste verdiklerini, bu isimlerden birisinin Mehmet IRMAK olduğunu, Ancak bu 12 kişinin hiç birisinin bu işlerden yararlanmadığını, bu teklifin kendilerine 1981 yılında kendilerinin Fransada oldukları zaman yapıldığını, aslında bu tekliflerin o zaman Avrupadaki Türk federasyonundan tutun da herkese kadar yapıldığını, en sonunda kendilerine Çatlı ile birlikte teklif geldiğini, teklifi kabul ettikten sonra Fransada (18), Hollanda da (2), Kanadada, Amerikada, Yugoslavya da Beyrutta, Yunanistanda, akla gelen pekçok eylem yaptıklarını, bu eylemleri Oral çelik, Abdullah Çatlı ve diğer iki kişiden oluşan (4) kişilik grubun yaptığı ya da yaptırdığını, bu arkadaşlarından birisinin mahkemeye geçtiğini, gizli celse olduğunu, yaptıklarını orada anlatarak kendilerine, önceden söz verildiği gibi ceza indirimi uygulanmasını, yada kanuni takibattan muaf tutulmalarını istediğini, ancak taleplerinin kabul olmadığını, 10-12 sene mahkumiyet verildiğini duyduğunu, 4 arkadaşının da Türkiye'ye döndüğünü, onun cezasının zaman aşımına uğradığını, kendisine de yurt dışında yaptığı hizmetlerden dolayı kolaylık gösterilmediğini, yurda döner dönmez cezaevine konduğunu ve boş yere (4) ay hapis yattığını, yurt dışında olduğu yıllarda bir kere 1983 yılında yurda giriş-çıkış yaptığını, onun da istihbaratın kontrolü altında gerçekleştiğini, yurtdışında oldukları sırada istedikleri pasaportu, istedikleri yerden alabildiklerini, Türkiye konsolosunun da kendilerine pasaport verdiğini; çünkü, Türk Basını ve Türkiyedeki güya aydınların kendilerini ihbar etmeye başladıklarını, İsviçrede yakalanan bir adamın kendilerinin eylemleri ile ilgili bilgiler verdiğini, bu adamın Nevzat Bilican olduğunu, bu kişinin bir gün İsviçre Polisine giderek yalan yere ben Abdullah Çatlı, Oral Çelik, Mehmet Şener ile eroin işi yaptım dediğini, daha bir kaç isim daha söylediğini, kendilerinin Ermenileri öldürdüğünü söylediğini, İsviçrenin durumu Türkiye'ye bildirmesi üzerine Türkiye'den ilgili kimselerin kendilerine-ki o zaman Fransada Çatlı ile bir evde oturduklarını bildirdiğini, kendilerinin de oradan kaçtıklarını, bunun üzerine Türkiye-İsviçre arasında problem çıktığını, bu olayın 1984 yılında cereyan ettiğini. Bunun üzerine Türkiyeden bir Devlet Bakanının İsviçreye gelerek ortamı yatıştırdığını, Mesut Yılmaz'ın da o sırada bakan olduğunu, daha sonraları da İsviçrenin kendilerine (Oral Çelik, Çatlı ve arkadaşları) ambargo koyduğunu, Mesut Yılmaz'ın da Dışişleri Bakanı olarak kendileri için İsviçre nezdinde teşebbüsleri olduğunu, duyumlarına göre Mesut Yılmaz'ın Çatlı ile temasa geçerek bir kulübe olan kumar borcunu sildirdiğini, Çatlı'nın 1991 yılında İsviçreden hapisten kaçınca Türkiyeye döndüğünü, Çatlının bu mahkumiyetinin Nevzat Bilican iftirası ile olduğunu, aynı davada kendisi ve Mehmet Şener'in de yargılandığını ve beraat ettiklerini, çünkü Nevzat Bilican'ın daha sonra İsviçre Makamlarına giderek "ben yalan söyledim, ben PKK'yım, bunlar bonanz Milliyetçi bana öyle ifade vermem söylendi bende öyle söylemiştim.
Bahsegel mobil uygulama
Her şeyden önce insanların hızlı para kazanma isteği ve spora olan tutkusu bu sektörün büyümesini sağladı. Kemalist Harekef'in çeşitli ülkelerin istihbarat örgütleri ve bunların yerli işbirlikçilerini doğrudan gözetim altında bulundurması gerektiği, Kemalist hareket üyeleri içinden seçilecek olan uygun gençlerimizin çeşitli ülkelerin istihbarat örgütlerine sızması gerektiği belirtilmiştir. 16 numaralı Gİf dosyalan içersinde, Fırat üniversitesinde yapılan fişleme çalışmalanyla ilgili, akademik kadronun %90'm sağ görüşlü olduğu, bu görüştekilerin de milliyetçi, muhafazakâr, nurcu, Nakşi, kadirive benzeri gibi aynmlar yapıldığı, rektörün kadro alımlannda herhangi bir etkisin olmadığının, akademik kadrolann araştırma görevlilerinden seçilerek alındığı, çıkar ilişkilerinde ideolojik düşünceye göre hareket edildiği, yapılacak rektörlük seçimlerinde TİSAV in belirleyici rol üstleneceğinin genel olarak değerlendirildiği görülmüştür. Word dosyasında; Fırat Üniversitesinin mezuniyet gecesiyle ilgili rapor, gecedeki etkinliklerin ideolojik olarak bir değerlendirmesinin yapıldığı görülmüştür. Ele geçirilen dokümanlarda, ideolojik sınıflandırmanın yapılmış olması örgütün, öncelikle sızma ve kadrolaşma faaliyeti içerisinde bulunacağı-üniversite içerisinde fişleme ve durum tespiti yaptığını, ilerleyen safhalarda ise ideolojik olarak kendilerine yakın hissettikleri öğretim görevlilerini kendi bünyelerine katma girişiminde bulunduklarını göstermektedir. Burada başlangıçta takımlar vardır ve takımlar birbirleriyle konuşarak öncelikle rakiplerini öldürürler. Batılı anlamda denetim ve teftiş, araştırma işlerinin yapılamaması sebebiyle bu tür işlerin ortaya çıktığı görüşüne aynen katıldığını, Emniyet teşkilatında Teftiş Kurulunun kızak yeri olarak kullanıldığını, kariyer sisteminin kesinlikle bulunmadığını, öncelikle bunun kurulması gerektiğini, birçok müfettişin fezleke yazmayı bile bilmediğini, orasının bilindiği gibi bir teftiş kurulu olmadığını, her devirin değişmesinde korunanların teftiş kuruluna, daha az korunanların APK.’na alındığını, Osmanlı’dan bu yana Emniyet Genel Müdürlüğüne getirilenlerin emniyet dışından olduğunu, emniyetçilerin Genel Müdürlüğe son zamanlarda tam bir sistemle hakim olduklarını, Mülki idareden koptuklarını, ancak hem mülki idareye hemde TBMM’ne belli dönemde lüzumundan fazla bir şekilde geldiklerini.
Önce bir soru: Acaba insanoğlu tam plânladığı gibi gerçekleşmiş kaç olaya tanık oldu? Çıkaracaktık. Muzaffer yüzbaşıyı içerden tam çıkarma girişiminin içine girdik bu operasyon patladı." dediği, "Bunlar geldiler bir As subayın evinde 10 tane bomba bulunmuş, onlara bağladılar. Kontrol Dairesinde görevlendirilecek ajanlar, mutlak'a Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişilerden seçilmelidir. Örgütsel içerikli dokümanlardan de anlaşılacağı üzere ERGENEKON terör örgütü yapılanması içinde Askeri Yapılanmanın çok önemli yer tuttuğu, yapılanmadaki ana unsurlar olan, İstihbarat Dairesi Komutanlığı, İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı, Operasyon Dairesi Komutanlığı, Örgüt İçi Araştırma Dairesi Komutanlığı başlıklı dört ana birimin asker kökenli olacağının belirtilmesinden açıkça anlaşıldığı gibi, Üniteler arasında enformasyon değerlendirmesinde ayrıcalık tanınabilecek tek bölüm "Operasyon Dairesi Komutanlığı" dır. ERGENEKON terör örgütünün yapılanması içinde askeri yapılanmanın çok önemli yerinin bulunduğu, ERGENEKON dokümanında ERGENEKON başkanlığına bağlı 7 gizli birimin 5 tanesinin başında asker bulunduğunun belirtilmesi ve bu bölümlerin başkanlıklarına komutanlık diye isim verilmesinden bu örgütlenmenin kurucularının ve önemli yöneticilerinin asker kökenli olduğunu göstermektedir. ERGENEKON terör örgütü tarafından planlanıp gerçekleştirildiği anlaşılan Cumhuriyet gazetesine 3 defa el bombası atılması ve Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Yücel Özbilgin'in makamında Şehit edilmesi eylemleri de ERGENEKON terör örgütünün gizli amaçlan ve suikast eylemlerindeki ustalık ve tecrübesini açıkça ortaya koymaktadır. Ama bu gün için Ergenekon' un Anadolu'ya geçmesi bir plânın gereğiydi. Ama artık iç savaştan başka bi şeyde temizlemiyicek bu işi öyle görünüyor yani" dediği, İ.SELÇUK' un "İÇ SAVAŞ OLMAZ DA YANİ BİR NOKTA DA EĞER ORTALIK KARIŞIRSA, HEM EKONOMİK HEM SİYASİ OLARAK BELKİ ASKER GELİRSE BİR ŞEY OLABİLİR" dediği, MEHMET' in "ASKER GELEBİLİR Mİ?
Bir yandan İlhan Yüksel Ekşioğlu ve Cemil Turhan’ın; Yavuz Ağırgöl ve Mehmet Yenice üzerinden faaliyet yürüttükleri, bu kapsamda Mehmet Yenice’nin önce Kasımpaşa Spor kalecisi Murat Şahin aracılığıyla Ankaragücü’nde oynayan bir futbolcuyla irtibat kurmaya çalıştığı, Murat Şahin’in şike için casino bet güncel giriş aracılık yapma teklifini kabul etmediği, bunun üzerine Mehmet Yenice’nin Yadigar Boğa üzerinden bazı Ankaragücü’lü futbolcularla görüşerek şike amaçlı anlaştığı, (bu futbolcular belirlenemiştir), şahsın şikeye aracılık yapma karşılığında İlhan Yüksel Ekşioğlu’ndan aldığı 400.000 dolar paranın bir kısmını Ankara’da irtibat kurduğu şahıslara verdiği, 100.000 doları iade etmek için geri getirdiği esnada yapılan asayiş uygulamasında paranın araçta bulunduğu ( durum yapılan iletişim dinlemeleri ile tespit edilmiş, operasyonun deşifre olmaması açısından olay tarihinde şahsın aracı asayiş uygulaması yapılarak aranmış, şikeye konu paranın araçta bulunduğu belirlenmiştir. İbrahim Akın'ı şike yapması için azmettiren Yusuf Turanlı'yı aradığı ve İ.B.B.spor’lu futbolcularla irtibata geçerek teşvik pirimi almaları için görüşmesini istediği, bu arada aynı konuyu Bülent İbrahim İşçen'in de takip ettiği ve durum hakkında Abdullah Başak'ı ve Yusuf Turanlı'yı arayarak bilgi aldığı, İlhan Ekşioğlu'nun talimatıyla hareket eden Abdullah Başak'ın yönlendirdiği Yusuf Turanlı'nın; Büyükşehir Belediyesporlu futbolcular İbrahim Akın ve İskender Alın ile irtibata geçtiği ve şahıslarla buluşmak için randevulaştığı, bu buluşmaya Abdullah Başak'ın da gelmek istediği ancak adı geçen futbolcularla birlikte görünmek istemediği, bu nedenle 12.05.2011 günü Yusuf Turanlı'yı aradığı ve İbrahim Akın ve İskender Alın'la buluşmasını, konuyu aktararak diğer takım oyuncularıyla görüşmelerini istediği, aynı gün Yusuf Turanlı'nın İbrahim Akın ve İskender Alın’la Akmerkez'de bulunan S Cafe isimli işyerinde buluştuğu, görüşmeden sonra, İbrahim Akın ve İskender Alın'ın ayrılmasının ardından Abdullah Başak'ın Akmerkezin önüne geldiği ve Yusuf Turanlı ile kısa süre görüştükten sonra ayrıldıkları, bu durumun yapılan fiziki takip çalışması neticesinde tespit edildiği, Buluşmanın ardından Abdullah Başak'ın İlhan Ekşioğlu'nu arayarak bilgilendirdiği, şahısların; İskender ve İbrahim'in; takım arkadaşlarıyla görüşmelerini "7 tane uçak biletini aldın de mi" şeklinde şifreli sözlerle aktardıkları, İlerleyen süreçte Yusuf Turanlı'nın; gerek İbrahim Akın gerekse İskender Alın ile yaptığı telefon görüşmelerinde; hem maç kadrosunda oynayacak futbolcuların kimler olduğu, hem de teşvik pirimi konusunda kimlerle görüşme yaptıklarına dönük bilgiler aldığı, İskender Alın'ın "Cihan, Holmen, Mahmut, Metin, bunlarla konuştuk" diyerek bilgi verdiği, Yusuf Turanlı'nın kaleci için girişimde bulunup bulunmadıklarını sorması üzerine İbrahim Akın'ın; "O şey bizim o Oğuzhan Trabzon’lu" diyerek kaleciye teşvik priminden bahsetmelerinin sakıncalı olacağını söylediği, Bunların yanı sıra Bülent İbrahim İşçen'in de teşvik girişimini takip ettiği, Abdullah Başak'ın bu durumdan rahatsız olduğu ve iki kişi tarafından takip edilmesinin iyi olmayacağını belirttiği, İskender Alın'ın kadroya alınmayacağını öğrenmeleri üzerine teşvik konusunda anlaştıkları bu futbolcunun oynaması için Yusuf Turanlı'nın yardımcı antrenör Arif'i aradığı ve İskender'i oynatmalarını istediği, 15.05.2011 günü söz konusu müsabakanın oynandığı, karşılaşmanın Trabzonspor'un 3-1’lik galibiyeti ile sonuçlandığı, İ.B.B.
Bu amaçla 10.05.2011 günü Aziz Yıldırım'ın, İlhan Ekşioğlu ve Abdullah Başak'ı yanına çağırdığı, yapılacak teşvik girişimi hakkında talimat verdiği, bu buluşmanın ardından Abdullah Başak'ın, önceki haftalarda oynanan Fenerbahçe-İ.B.B. Ardından bu görüşme sırasında evde olduğum için, eşim, Mehmet Yenice'yi tanıdığı için beni neden aradığını sordu. Genelde bu tür aracılar masörler ve futbol camiasındaki bazı şahıslar para istemek için aradıklarından bundan huylandı, sordu. Yusuf Turanlı genelde maçtan önce bizi arayarak maçta kimlerin oynayacağını sorardı. 29.04.2011 günlü..aramadan önce beni arayıp şike için aracılık yapmam teklifinde bulunmuştu. Tanık Ahmet Kanğı kolluk ifadesinde;”İbrahim Akın ile ara sıra telefonla görüştüğünü, bu görüşmelerin birinde kendisine para teklif edildiğini İbrahim Akın’ın söylediğini, bunu transfer olarak düşünüp sakıncası yok dediğini, bu beyanın fetva anlamına gelmediğini, fetva vermeye yetkili olmadığını, şike ve teşvik konusunun ne anlama geldiğini bilmediği için bunu transfer olarak anlayarak ‘veren razı ise bir sıkıntı olmaz’ dediğini, bu konuşmadan zaten İbrahim Akın’ın anlattığı konuşma ilgili anlaşmaya vardığını, daha sonra akıl danışmak için kendisini aradığını düşündüğünü, olayı tam olarak anlatmış olsa böyle bir şeye sakıncası yoktur demiyeceğini” ileri sürmüştür (Kl:66, Dizi:123-129 arası). İletişim tespit çalışmalarına göre; 15.05.2011 günü oynanacak Fenerbahçe-Ankaragücü ve Trabzonspor-İ.B.B.Spor müsabakalarının Fenerbahçe lehine sonuçlanması için Aziz Yıldırım’ın talimat ve direktifleriyle hareket eden İlhan Ekşioğlu’nun Abdullah Başak’ı görevlendirdiği, Abdullah Başak’ın bu faaliyetleri Yusuf Turanlı üzerinden halletmeye çalıştığı, Yusuf Turanlı’nın Ankaragücü’lü futbolculara yönelik girişimlerinin akim kalmasından dolayı İ.B.B.Spor-Trabzonspor maçının önem kazandığı, bu nedenle Yusuf Turanlı’nın İ.B.B.Spor’lu futbolcular İbrahim Akın ve İskender Alın’la 12.05.2011 günü saat:16.30 sıralarında Beşiktaş Nispetiye Cad.
Casino slots
Aziz Yıldırım savcılık ifadesinde; Yavuz Ağırgöl ve Cemil Turhan'ın ortak Fenerium mağazası açtıklarını, şahıslarla görüşmelesinin bu konuyla ilgili olduğunu, Mehmet Yenice'de yakalanan parayı bilmediğini beyan etmiştir. 23.04.2011 günü saat:20.03’de Aziz Yıldırım’ın Şekip Mosturoğlu’nu aradığı görüşme(tape:2140); Aziz: “Ne yaptı o güneydeki arkadaş geldi mi”, Şekip: “Sami ayarlıyor başkanım…o geliyor oraya”, Aziz: “Yok yok o değil değil şeyde ki”, Şekip: “Ha geldi geldi geldi çok olumlu…onu yüzyüze anlatırım başkanım”, Aziz: “Yani çözüyor mu” , Şekip: “Zaten bir şey varmış kendiliklerinden varmış… bu da çok yardım edecek”, Aziz: “Evet tamam peki onu gelince konuşalım he”, Şekip: “Tamam gelince ben sizi aramam lazım anlatmam lazım”.
Related Articles:
https://www.teddybearpedicare.com/bahsegel-müşteri-hizmetleri https://www.teddybearpedicare.com/vbet-giriş betting giriş https://jauniejimodeliai.lt/lord-casino-giriş https://jauniejimodeliai.lt/tipobet-canlı-destek